Kıymetli Evrakın Kaybı ve İptal Davası Kıymetli Evrakın Kaybı ve İptal Davası Nedir? Kıymetli Evrakın Kaybı ve İptal Davası İle İlgili Bilgiler

Hata
Soru

Kıymetli Evrakın Kaybı ve İptal Davası ile ilgili bilgileri sitemizde bulabilirsiniz. Aşağıda Kıymetli Evrakın Kaybı ve İptal Davası ile ilgili detaylı bilgi ve anlatımlar verilmiştir.
Kıymetli Evrakın Kaybı ve İptal Davası ile ilgili yorum ve yazılar üyelerimiz tarafından ekleniştir. Kıymetli Evrakın Kaybı ve İptal Davası Nedir?, Kıymetli Evrakın Kaybı ve İptal Davası Ne demektir, Kıymetli Evrakın Kaybı ve İptal Davası Anlamı nedir? gibi soruların cevabını sitemizden bulabilirsiniz. Ayrıca diğer konular ile ilgili bilgileri Makaleler kategorimizden bulabilirsiniz.

Bu yazımızda herhangi bir kıymetli evrakın çalınması veya mutlak olarak yok olması durumunda ne yapılması gerektiğinden bahsedeceğiz.

Kıymetli evrakta hak ve senet birbirine bağlanmış durumdadır. Maddi unsur olarak somut bir senet vardır ve hak senetle birlikte cisim olma özelliğini kazanır. Kıymetli evrakta hak senetten ayrı olarak ileri sürülemez ve devredilemez. Hak senetten ayrı olarak talep de edilemez. Hak isteniyorsa senedin borçluya ibrazı gereklidir. Borçlu senedi almadan ödeme yapmayacaktır. Hak senede bağlıdır ama bazı koşullarda bu durumun biraz gevşetilmesi gerekmektedir. Senedin iptalinde senet ile hak arasındaki bağ bir ölçüde çözülecektir. İptal davası veya senedin iptali bu anlama gelmektedir.

Borçluya ödeme yapması için senedi ibraz etmek gerekir. Senedi elinde tutan hak sahibi, senedi borçluya ibraz eder ve gerekli koşullar sağlanmışsa ödeme gerçekleşir. Bu noktada iptal davası senedi elinde tutan hak sahibidir kuralını ortadan kaldırır.

Cironun üç fonksiyonu vardır;

1- Temlik fonksiyonu

2- Garanti fonksiyonu

3- Hak sahibini teşhis fonksiyonu

İptal davası ile birlikte hak sahibini teşhis fonksiyonu ortadan kalkar ama temlik fonksiyonu tam anlamıyla ortadan kalkmaz. Durumun özünde senet bir şekilde kaybolur ve hak sahibi o senedi borçluya ibraz etmek suretiyle hakkını talep edemez hale gelir. Bu durumda hak sahibine lazım olan bir diğer belge ise iptal kararıdır.

Karşımıza senedi eline geçiren iyi niyetli kişi o senede dayanarak hak talep edebilecek mi sorusu çıkar. Hak sahibini teşhis fonksiyonu ortadan kalktığı için senedi elinde olan iyi niyetli kişi geçerli bir şekilde borçluya bu senedi ibraz edip borçludan senedin ödenmesini talep edemeyecektir. Çünkü hak sahibini teşhis fonksiyonu ortadan kalkmıştır. Fakat bu kişi iyi niyetli olduğu için onun hakkının korunması gerekli ve ona karşı defi ileri sürülememesi gerekir. O yüzden bu iyi niyetli kişinin hakkı maddi hukuka göre devam edecektir. O halde iptal davasıyla senet ile hak arasındaki bağ bir ölçüde çözülür, hakkın iyi niyetli üçüncü kişiye geçmesi noktasında bu durum ortadan kalkmaz. İptal kararının verdiği tek imkan senet olmadan hakkın talep edilebilmesidir. Senedi kaybetmek hakkı kaybetmek değildir ve açılan iptal davası da hak sahibi olunduğunu kanıtlamaz, sadece senet olmadan borçluya gitme imkanı verir.

Senedin Kaybı

Senetteki hak sona erdiğinde iptal davası açmaya gerek kalmaz. İlgilendiğimiz konu senetteki hakkın sona ermesi değildir, senetteki hak durmaya devam ederken hakkı bağladığımız kağıdın kaybolması durumu konumuzun ilgi noktasıdır. Bu durum karşısında iptal davası açma ihtiyacı duyulur.

Senedin kaybı demek, senedin çalınması ya da senedin yok olması anlamına gelmektedir. İki durum benzer gibi gözükse de farklıdır. Senet yok olursa mutlak bir kayıp vardır ve başka birinin eline geçmesi söz konusu olamaz. Fakat senedin çalınması durumunda mutlak bir kayıp söz konusu değildir ve senedin iyi niyetli üçüncü kişilerin eline geçmesi mevzu bahis olabilir.

İptal Davası Açmanın Şartları

Birincisi senedin kaybı objektif bir kayıp olmalıdır ve ikincisi ise senet kaybolduğunda senetteki hakkın devam ediyor olması gerekir. Zaman aşımına uğramış bir senet varsa iptal davası açılması söz konusu olabilir. Çünkü zaman aşımına uğramış senette hak tamamıyla sona ermiş olmaz. Zaman aşımına uğramış senet eksi borç durumunu oluşturur, o yüzden hak halen var olduğu için iptal davası açılabilir. Fakat borç ödenmiş olsaydı iptal davası açılması mümkün olmayacaktı. Bir diğer şart ise senet kaybolduğu sırada iptal davasını açacak olan kişinin hak sahibi olması gerekir.


Borçlu hak sahibi olmadığı için iptal davası açamaz. Borçlu bedelsizlik nedeniyle iptal davası açabilir (bu durum Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenmemiştir).iptal davası borcun ödenmesi için borçluya ibraz edilecek bir belge olmadığı için açılır.

Dördüncü şart olarak senedin zilyetliğinin geri alınma imkanının olmaması gerekir. Kısacası senedin kimde olduğunun bilinmemesi gerekir. Eğer senedin kimde olduğu biliniyorsa açılacak dava iptal davası değil, iade davası ya da istirdat davası olacaktır. Son şart olarak da senedin iptal edilmesinin kanunen yasaklanmamış olması gerekir. Örnek olarak milli piyango biletleri için iptal davası açılamaz.

Senet kaybolduğu zaman ilk önce neler yapılması gerekir?

Senedin emre, nama veya hamiline yazılı olması fark etmeksizin ilk önce mahkemeden ödeme yasağı kararı alınması gerekir. Bu ödeme yasağı kararı alındıktan sonra borçluya tebliğ edilmesi gerekir. Tebliğ tarihinden önce borçlu ödeme yapmışsa onun sorumluluğuna gidilemez. Bu ödeme yasağının tebliği bir anlamda elinde senet ile borçluya gelen kişinin iyi niyetini anlamsız kılmaktır. Ödeme yasağı geçici bir süre için verilir. Bundan sonra yapılması gereken iki ihtimal vardır. Eğer senedin kimde olduğu biliniyorsa dava açılır ve iadesi istenir. Bu dava artık iptal davası olmayacaktır. İade (istirdat) davası artık söz konusu olacaktır. İkinci ihtimal olarak senedin kim elinde olduğu bilinmiyorsa iptal davası açılacaktır. Bütün senet türlerinde ortak yöntem bu şekildedir.

İptal davası çekişmesiz yargı işidir, yani bir karşı taraf söz konusu değildir.

Uygulamada farklı bir iptal davası daha vardır. Normal koşullarda borçlu hak sahibi olmadığı için iptal davası açamıyordu ama bahsedeceğimiz iptal davası borçlu tarafından açılabilir. Bu iptal davasında ödemezlik defi değil de bedelsizlik defi söz konusudur. Borçluya borcu ödemesi için gelindiğinde ve senet ibraz edildiğinde borçlu senedin karşılığını almadığı gerekçesiyle bedelsizlik defini öne sürebilir. Ancak bunu sadece asıl borç ilişkisinin tarafına karşı ileri sürebilir. Eğer bu senet üçüncü kişilere ciro edilmişse, evrak borçtan bağımsız ve mücerret olduğu için bu kişilere karşı borçlu bedelsizlik defini ileri süremez. Borçlu bu defiyi sadece asıl borç ilişkisi içerisinde bulunanlara karşı sürebilecektir. Bu kişide muhtemelen lehtar olacaktır. Bu duruma karşı borçlu bedelsizlik iptal davası açabilecektir. Bu durum Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenmiş değildir, uygulamada vardır.

İptal Davasının Hüküm ve Sonuçları

İptal davasının temel olarak iki sonucu vardır. Yarattığı en temel sonuç iptal kararını alan hamile senet elinde olmadan bu iptal kararı ile borçluya borcun ödenmesi için gitme imkanı yaratır. Yani senedi elinde tutan hak sahibidir kuralı ortadan kalkmış olur. Kararı elinde tutan hak sahibi olmaz ama borçludan borcun ödenmesine yönelik talep hakkı verir. Bu durum o yüzden hamil açısından olumlu sonuç meydana çıkarır.

Borçlu açısından durum ne olacaktır?

En temel kurala bakılırsa borçlunun borcundan kurtulması için senedi geri alması, ağır kusurlu olmaması ve hilesi olmamalıdır. Hamil borçluya ilamı gösterdiğinde, borçlu artık kime ödeme yapması gerektiğini biliyor olacaktır. İptal kararı yetkili hamilin işine yaramaktadır. İşin başka bir boyutu ise olaya iyi niyetli üçüncü kişilerin girmesidir. İptal kararı hak ile senet arasındaki durumu bir noktaya kadar çözer fakat senedin çalınması durumunda elinde hem iptal kararı olan hamil ile eline senet geçmiş iyi niyetli üçüncü kişinin birlikte olduğu zaman durumun ne olacaktır sorunu vardır. Bahsetmek istediğimiz temelde iptal kararı şekli bir sonuç yaratır. Senet iyi niyetli üçüncü kişinin eline geçtiğinde bu kişi de maddi hukuka göre hak sahibi olur. Bu durumda karşımıza iki kişi çıkar;

1- Elinde iptal kararı olan şeklen hak sahibi hamil

2- Maddi hukuka göre hak sahibi iyi niyetli üçüncü kişi

İptal kararı hamil için olumlu bir sonuçtur. Borçlu için de olumlu bir sonuçtur, kime ödeme yapması gerektiğini bilir. Senedi elinde tutan iyi niyetli üçüncü kişi için ise durum aynı değildir, onun için olumsuz bir sonuçtur. İptal kararı ile elindeki senedin özelliklerinden hak sahibini teşhis fonksiyonu kaldırılmış olduğu için, iyi niyetli üçüncü kişi borcun ödenmesini talep edemeyecektir. Borçluya iptal kararı tebliğ edilmişse veya ödeme yasağı kararı alınıp tebliğ edilmişse borçlu iyi niyetli üçüncü kişiye karşı ödeme yapmayacaktır. Borçlunun iptal kararı veya ödeme yasağına istinaden ödememesinden dolayı iyi niyetli elinde senet olan kişi artık protesto çekip müracaat borçlularına da gidemez.

Yargıtay'a göre elinde senedi bulunduran iyi niyetli hamil iptal kararı senedi kaybeden hamil lehine çıkmışsa, mahkemeye başvurup iptal kararının iptalini isteyebilir. Durumdan anlaşılacak olan, iptal kararının maddi hukuka göre elinde senet bulunan iyi niyetli hamilin hak sahibi olmasına engel teşkil etmediğidir. İptal kararı sadece hak sahibini teşhis fonksiyonunu ortadan kaldırdığı için protesto çekmek, müracaat borçlularına gitmek gibi normal prosedürdeki yollarını ortadan kaldırır. Yargıtay'ın kararına göre iyi niyetli senedi elinde bulunduran hamilin iptal kararı veren mahkemede, iptal kararını alan hamile karşı dava açması gerekir.


Tabloya göre, lehtarın senedi çalındığı için iptal davası açar ve dava sonucundan aldığı iptal kararını borçluya tebliğ eder. Borçlu iyi niyetli üçüncü kişinin varlığından habersiz ise senedi öder ve borcundan kurtulur. Ancak borçlu iyi niyetli üçüncü kişiden haberdar olur ve buna rağmen ödeme yaparsa ağır kusurlu sayılır ve borcundan kurtulamaz. Karşımıza iyi niyetli hamil ile lehtarın aynı anda ödeme isteme durumu ortaya çıkarsa, borçlunun mahkemeden tevdi mahalli belirlemesini istemesi gerekir. Tevdi mahallinin belirlenmesi durumunda mahkeme borçlunun nereye ödeme yapması gerektiğini belirleyecektir.

Unutmamak gerekir ki, senedin iptal edilebilmesi için bu senedin şeklen geçerli bir senet olması gerekir, aksi takdirde geçersiz bir senet ise iptal davası açmanın manası yoktur. Çünkü geçersiz senette hak ortaya çıkmamıştır.

Kanunda her bir senet türüne göre iptal şekli düzenlenmiştir. Emre yazılı senetlerle ilgili olarak bütün senetler emre yazılı poliçeler gibi iptal edilirler. En temel hükümler poliçeye ilişkin hükümlerdir ve tüm ticari senetlerin iptalinde poliçe baz alınır.

Tüm Emre Yazılı Senetler + Tüm Ticari Senetler = poliçeye ilişkin hükümlere göre iptal edilir

Genel Konular 1 yıl önce 0 Cevap 153 İzlenme

Yazar:Alperen Çağır

Alperen Çağır, henüz kendi hakkında bir şeyler yazmamış.

Cevapla

Üye girişi yaparsanız aşağıdaki bilgileri girmeniz gerekmez. Üye Ol - Giriş Yap

Güvenlik Kodu Resmi


Bu Bilgiye Yorum Yapılmamış. İlk Yorumu Siz Yapabilirsiniz.